Malezya Mutfağı
Malezya’da gayet nemli ve sıcak bir iklim hüküm sürüyor, kış pek yok. Nem çok olunca elbette topraktan bereket fışkırıyor, Malezya mutfağı da bundan sebepleniyor. Gördüğüm kadarıyla kuru bakliyat ile alakaları yok, lakin her zaman bol çeşitli meyve sebze yetişiyor. Malezya haritaıını biraz yakınlaştırıp bölgeye bakarsanız hem deniz sınırının çokluğunu hem de kara içlerindeki diğer su kaynaklarının bolluğunu görebilirsiniz. Bunun sonucu olarak deniz mahsulü açısından da hiç sıkıntı çekmiyorlar.
Bizim ilk öğünümüz Singapur’da, Melaka otobüsüne binmeden önce alışveriş merkezinde yediğimiz tuhaf noodle ve yanında bira olmuştu (2 bira 1 yemek 10$S). İçerisinde noodle var, yassı hamurumsu şeyler var tadı benim alışık olduğum hamur değil, içerisinde biraz deniz mahsulü, üzerine az miktar baharatlı haşlama ot.
Malezya Mutfağı; Genel
Malezya’da dört çeşit yemek kültürü birlikte yaşıyor. Hint, Çin, Malay ve Nyonya. Hint ve Çin yemeklerinden bahsetmeyeceğim. Malezya mutfağı neredeyse Malay mutfağı demek ve en öne çıkan özelliği hindistan cevizi sütü ve yumurtayı neredeyse tüm yemeklerde kullanıyor olmaları, özellikle yumurtayı. Bunun dışında Çin mutfağına benziyor ama biraz daha fazla pişiriliyor yemekler ve baharat kullanımında daha bol gönüllüler. Yumurta Malezya mutfağında o kadar yaygın ki, havalimanında gördüğümüz hazır kutu yemeklerin içerisinde bile yarım top yumurta vardı. Nasi Lemak ise en meşhur yemekleri; ançuez, mürekkepbalığı, yumurta, salatalık ve sambal (kırmızı biber ezmesi) ile birlikte Hindistan cevizinde pişirilmiş pirinç yemeği.
okakta çok çeşit atıştırmalık bulunuyor. Çöplere saplanmış envayi çeşit yiyecek ızgara ya da buharda haşlama yapılıveriyor. Satay en meşhurları, Malezya mutfağı çöpşişi. Çin’deki tadı yakalama ümidiyle birkaç yerde denedik ama bu işin ustası çinlilermiş. Spring roll, yani sebzeli çin böreği de çok yerde bulabileceğiniz atıştırmalıklardan. Kuala Lumpur’da bir akşam çin böreği ve çöp şiş yanında bira ile gece atıştırması yaptıydık, 77RM tutmuştu.
Sokak Lezzetleri; Malezya Mutfağı
Bazen Malay mutfağı ile Çin mutfağını ayırt etmek bile zor oluyor. Central parkta yediğimiz akşam yemeğinde masayı donatmıştık. Çin böreği, kalamar yemeği, balık, karides, et, hepsi Çin yemeği gibi ama hiçbiri değilmiş gibiydi. Birbirinden lezzetli yemekleri silip süpürmüş toplam 210RM (130tl, 4 kişi içki dahil) hesapla neredeyse tatilin hesap rekorunu kırmıştık. Ama rekor Uzakdoğu mutfağına ara verip Outback’de çatlayana kadar Avustralya usulü et yiyip 510RM ödediğimiz hesaptı. Japon lokantasında suşileri götürdüğümüz gün ise 110RM gelmişti hesap.
Memleketimizde en baba balık restoranında belki bulabileceğimiz büyüklükte karidesleri sokakta kızartıp satıyorlar, kızartma çok yaygın. Dumpling adı verilen buharda pişmiş çin mantıları da Malezya sokaklarında karşınıza çıkacaktır. Sokakta yaygınlıkla buzlu bulamaç satıcılarına da rastlanıyor. Hindistan cevizi suyu, meyveler, kırmızı fasulye, kırılmış buz, pandan yaprağının suyundan yapılan hamur (sonradan öğrendim) Malezya mutfağının önemli atıştırmalığı. Karıştırılıp bir kasede elinize tutuşturuluyor, elbette farklı kombinasyonlarla, genel adı Chendol. 4 kişi 3 kase aldık (7,5RM) ama onlar bile gitmedi, hava sıcak ve biz terlemiş olsak da bizlik değilmiş. Malezya’ya dair en enteresan hususlardan bir de inek sütü bulmanın zorluğu. Birkaç yerde inek sütü bulunur tabelası gördük.
Malezya Mutfağı; Nyonya
Nyonya mutfağı ülkedeki büyük yemek geleneklerinden biri, Peranakan adıyla da biliniyor. Bu seyahat yazısının Melaka Gezilecek Yerler bölümünde yazmıştım, Çinlilerin kendi kültürlerini koruyarak buraya uyum sağlamış olan topluluğuna Baba-Nyonya topluluğu deniyor. Ticari başarıları ile zenginleşen Çinlilerin, Malay zarafeti ile birleştirdikleri kültürleri olarak algılanabilir. Tatlı, acı, baharatlı ve keskin tatları ile bilinir. Tipik yemeklerinden biri bizim tokken karşımıza çıkan ‘otak-otak’ yani baharatta marine edilen ve muz yapraklarına sarılarak ızgara yapılan balıktır, bir diğeri ise Nyonya usulü noodle çorbası diyebileceğim Hindistan cevizi suyuyla yapılan Laksa Lemak.
Nyonya kültürünün başkenti Melaka. Biz de tüm seyahat boyunca yediğimiz en iyi yemek otelin önerisi ile gittiğimiz Nancy’s house’daydı. Sofraya önce öğünün en zayıf halkası Popiah oldu, sebzeli iri çin böreğinin buharda pişirilmiş hali çok lezzetliydi ama sonradan gelen her şey onu gölgede bıraktı. Başlangıçlardan Nyonya turşusu, papaya ile doldurulmuş soslu acı biber turşusu biz acı severler için şekerli olması nedeniyle farklı bir tecrübeydi.
Tavuk güzelce marine edilip, hafifçe demirhindi ile pişiriliyormuş, içerisine kırmıza fasulye de eklemişler. Hafif tatlı ekşi.
Aslında görüntüsü fasulyeden çok kalın bitki yapraklarını andıran, dört köşe fasulye ya da kanatlı fasulyeyi karides püresi ile kavurmuşlar. Karidesleri de içerisine katmışlar, hafif acılı.
Üç kuşaktır yaptıkları belirtilen ördek çorbası için ördeği uzun süre beyaz şarapla kaynatıyorlarmış, elbette sebzelerle. Çorba gibi sulu diğer yemek ise bol baharatlı Hindistan cevizi suyundaki karidesler ve onlara eşlik eden ananas parçaları idi. Fasulye ile birlikte benim favorim oldu.
Biralar, sebzeli noodle ve ekmek niyetine pilav ile 4 kişiye 111RM hesap da gayet uygundu. Melaka’ya yolu düşenlere Nancy’s House restoranı ısrarla öneririm.
Langkawi’de “adadayız, denize nazır deniz mahsulü yiyelim” dediydik. Adadaki lokantaların neredeyse tamamı iç kesimdeki yol kenarında, nedendir bilemedik, deniz kenarını pek kullanmamayı tercih etmişler. Önce deniz kenarında son derece lüks bir restoran bulduk fakat denizi üzerine uzanan bir bina olmasına rağmen duvarlar yüksek. Sahilde D-Grill’i bulduk sonra. Kumların üzerine ahşap masa ve bankları atmışlar. İçki yok ama bira alıp gidilmesine laf etmiyorlar. Karidesten, Barakudadan, noodledan çok memnun kalıp ertesi akşam tekrar aynı yere gittik.
Singapur Mutfağı
Singapur tarafında deniz mahsulleri farklılaşıyor, büyüyor, turistikleşiyor. Özellikle nehir kenarında farklı ülkelerden getirilmiş devasa yengeçleri, istakozları büyücek akvaryumlarda tutuyorlar. İyi bir bütçe ayırırsanız çok enteresan deniz mahsullerini, mesela avlanışı belgesel dizisi olan alaska kral yengecini, kabına sığmayan tuhaf ve büyük midyeleri tadabilirsiniz.
Otantik ‘food court’lar hoşuma gidiyor, yemek fuarı varmış, özel bir mutfak festivaline katılmışım hissi veriyor. Singapur beni bu açıdan tatmin etti. Lau Pa Sat (mekanı Singapur yazımda anlatmıştım) çok özellikle keyifli idi. Bina güzel, binanın dış cephesinde özellikle çöp şiş yapanlar var. İç bölümler mutfakta, örneğin wok da yapılanlar ve önceden hazırlanmış tencere yemeği satan yerlerle dolu. Hepsi büfe, oturma alanı ortak. Aslında gayet makul fiyatlara karnınızı rahatlıkla doyurabilirsiniz. Biz kendimizi deniz mahsülüne verdiğimiz ve de pahalılarını seçtiğimiz için 80$S ödedik 4 kişi. 2 farklı fiyattan iki farklı mekandan sipariş ettiğimiz karideslerin kalite farkının çok net olduğunu da belirtmeliyim.
Benzer bir mekan çin mahallesinde de vardı. Biraz katlı otoparkı anımsatan yerin alt katında çiğ ürünler satılıyor. Üst katlar yemekçilerle dolu. Çin yemeği severim ve mekanda her dükkana saldırmak istedim, pekin ördeğinde karar kıldım. Mekanın Singapur standartlarında ucuz olduğunu da belirtmeliyim.
Malezya Mutfağı, Kahvaltı
Genel olarak bölgede kahvaltılar ingiliz, uzakdoğu karışımı. Otellerde çırpılmış yumurta, sosis ve fasulye alıp tipik bir ingiliz kahvaltısı yapmak mümkün. Aynı zamanda çin eriştesi ile uzakdoğu usulü de yapılabilir. Birçok kahvaltıyı marketten aldığımız hazır yiyecekler, örneğin sıcak su eklenip 2 dakika beklenince hazır olan çorba makarnalar ile geçiştirdik. Dışarıda yemek isterseniz de genelde karşınıza çıkacak olan bunları tazeleri oluyor. Tipik bir kahvaltı setini Sim Lim alışveriş merkezinin zemin katında 5$S’a yedim. Sebzeli, karidesli, kızartma çin mantılı, mantarlı, sulu noodle ve yanında çin mantısı çorbası, beni ziyadesiyle tatmin etti.
Son olarak belirtmeliyim, pizzanın anavatanına henüz gitmişliğim yok. Bu seyahate kadar en güzel pizzaları ve patatesleri Tanzanya’da yemiştim (detaylar Tanzanya’da Ne Yenir yazısında). Langkawi’de çıkmadığımız teleferiğin başladığı yerdeki yapay göletin yanındaki kafede yediğimiz deniz mahsüllü pizza muhteşemdi. Orlara yolunuz düşerse ısrarla tatmanızı öneririm.
Eylül 2013
Bu yazıya vesile olan seyahatin detaylarını gezi anılarımızı paylaştığımız kardeş sitemiz Gezmek Güzel’de Yeniden Uzakdoğu başlığında bulabilirsiniz.
Comment(3)