Ürdün Mutfağı
Ürdün mutfağı tecrübemizde kahvaltıları hep otelde yaptık ve geniş bir açık büfe vardı. Yumurta zeytin, peynir, yulaf ve mısır gevrekleri, bizim ve dünya mutfağının popülerleri yani. Farklı olarak dikkatimi çeken tek şey zahterli poğaçalar oldu.
Sayadiya; Ürdün Mutfağı
Yerel mutfağa dair en keyifli yemek ilk gün öğlen yediğimiz sayadiya idi. Bizi kısa tanıtımı için mutfağa da almışlardı. Restoran sahibi gelen konukların yemek kursu alabilecekleri genişlikte mutfağı olan bir restoran planlarının da olduğunu belirtti. Sadece Ürdün’e değil, aslında doğrudan Akabe şehrine ait bir yemekmiş sayadiya. Temelinde balık ve pilav, internetten baktığım tariflere göre kızartma ya da ızgara balıkla yapılabiliyor, yani balık pilavdan bağımsız. Bize çipura benzeri, yerel adı “denis” olan bir kızıl deniz balığını kızarttılar ama bizdeki balık kızartma gibi değil “deep fried” adıyla geçer ya, çıtır çıtır. Kocaman balığın kılçıkları bile yenebilir haldeydi.
Asıl güzellik pilavda, mutlaka balık suyunda yapılması gerekiyor, içerisine kavrulmuş soğan ve sarımsak giriyor. Baharatları tam bilemiyorum ama kişniş, karanfil, kimyon falan girmiş olmalı içerisine. Pilav koyu renk almış, normalde pilav içerisinde çerez pek sevmem, ama buna çok yakışmış, az miktar da domates eklemişler. Yanına da tahinli, kişniş ya da maydanozlu bir sos getirdiler, yoğurtlu. Tek başına sevimsiz tadı olan bu sos yemekle karışında sonuç daha da lezzetli oldu.
Izgaralar; Ürdün Mutfağı
Birçok öğünde, belki de grup halinde olduğumuz için açık büfe ya da karışık ızgara vardı. Genel olarak bizde olandan farklı değildi ama ufak tefek farklar vardı. Örneğin babagannuş vazgeçilmez yancıydı, kebaplar bizimkinden farklıydı. Daha az yağlı olmasına rağmen son derece lezzetli buldum (bazı arkadaşlar ise hiç beğenmedi), baharat mı et mi farklıydı bilemedim ama deve değildi, daha önce Aydın’da deve güreşlerinde deve yemiştim, kokusu farklı. Arjantin’de yediğim et ile aşık atabilecek kadar iyi bonfileyi de Petra’daki Moevenpick otel sundu. Tavuk ızgaralarda kullandıkları terbiye de memlekette tercih edilenden farklı baharatlar içeriyor, ben beğendim.
En ilginç öğün muhtemelen Wadi Rum’daki öğle yemeğiydi. Bizlerinde desteğiyle tavuklu bir güveç hazırlandı ve kömüre yerleştirildi. Onun pişmesini beklerken de saçta pişen ekmekleri kemirdik. ‘Shrak’ adı verilen ekmekler şahaneydi, güveç ise hem biraz daha pişmeliydi, hem de bana göre limonsuz ve kakulesiz olmalıydı.
Mırra; Ürdün Mutfağı
Arap dünyasında kakule sıkça kullanılan bir baharat yemekte çok hoşlaşmasam da kahvede enfes oluyor. Köpüklü kahve bana çok bir şey ifade etmez, bu coğrafyalarda kaynatılarak içilir, kakulenin de etkisiyle ekşimsi bir tadı olur. Adına mırra diyorlar ama bizim güneydoğudaki mırra gibi saatler sürmüyor hazırlanması.
Zerb; Ürdün Mutfağı
Bedevi çadırında geleneksel usulle pişirilmiş yemekte çok keyifliydi. Bir kuyu hazırlamışlar, yaklaşık 1 metre derinliğinde, en alta kor halinde kömürler yığılıyor. Sonra üzerine 3 katlı yemek sepeti yerleştiriliyor, en altta pilav tenceresi, üst kattakilerin sularını da alsın diye, bir üstünde et ve tavuklar, en üstte ise sebzeler oluyor. Kuyuya oturtuluyor, kuyunun kapağı örtülüyor ve ağzı kum ile örtülüp terkediliyor.
Akşam açılışını izleyip saldırı için sıramıza geçtik, tavuk biraz kuru geldi, canım kuzu varken yeme kapasitemi ona ayırmadım.
Sokak Lezzetleri; Ürdün Mutfağı
Ancak son akşam biraz vakit ayırabildik sokak lezzetlerine, bu coğrafyanın en ünlü atıştırmalıklarından biri felafel, Suriyeliler memleketin her yerine yayılınca bizde de sokaklarda yapılmaya başlanmıştı ama sanıyorum tutulmadı, hepsi tavuk dönere döndü. Nohut ezmesi kızartmasının bizim mutfakta en yakın olduğu tat mücver ama falafel çok daha çıtır. Yediğimiz dürüm nefisti.
Kekik benzeri zahter Türkiye’nin güneydoğusunda olduğu gibi buralarda da kullanılıyor, çöreklerde, dürümlerde. Biz en geleneksel halini yedik, hamur üzerine zahter karışımı. Manakeesh adıyla anılıyor buralarda, lahmacun gibi ama bazen arasına ek malzeme ile dürüm yapılıyor. Felafele karşı hissettiklerimi bunun için hissetmedim.
Tatlılar; Ürdün Mutfağı
Benim tatlıyla aram çok yoktur. Normal baklava yerine kuru baklavayı tercih ederim, şöyle buram buram tereyağı kokan. Gül suyu çok kaçırılmamış Suriye tatlılarına bayılırım yani. Ürdün’de de kuru baklavacılar feci şekilde cezbedici duruyorlar ama çok da tatmin edici değillerdi, tereyağı kokuları bence azdı. Otel odasına bile bırakılmış tatlılardan gene de götürdüm.
Özel olarak tatlı yemeğe gittiğimizde ise künefe getirdiler, benlik değildi. Bizdekinden farklı olarak tek kat kadayıf var, üstte, alt tarafı olduğu gibi peynir. Peyniri bizde kullanılandan daha kıvamlı, ağızda erimiyor. Çoğumuz bizim künefemizin daha güzel olduğunu düşündü.
Benim favorim çok hafif olan “Linzer cake” oldu, afiyet oldu.
Bu yazıya vesile olan seyahatin detaylarını gezi anılarımızı paylaştığımız kardeş sitemiz Gezmek Güzel’de Ürdün gezisi notları başlığında bulabilirsiniz.
Kasım 2014
Comment(1)