Amsterdam Yemek Turu
Ben bu yemek turu olayını ciddi sevmeye başladım, hem yemek kültürü üzerinden çok şey öğreniliyor, hem de karınlar doyuyor, Amsterdam yemek turu da öyle oldu. Secret Food Tours firmasının düzenlediği tur için saat 11:00’de Jordaan bölgesinde yer alan, Flemenkçede batı kilisesi anlamına gelen Westerkerk önünde rehberimiz Judith bizi bekliyordu.
Jordaan yemek turu şeklinde düzenleniyor Amsterdam’daki tur, Amsterdam’ın en eski yerleşim bölgelerinden biri burası. Buluşma yerinde rehberimizin bölge hakkında yaptığı kısa bilgilendirme sonrası ilk tadım noktası olan krepçiye, yani “pan cake”çiye ulaştık. Yerel dilde küçük kardeşler anlamına gelen poffertjes ufak boyut yapılmış krepler. Geleneksel olarak bu krepler sadece tereyağı ve pudra şekeri ile servis ediliyor, kahve eşliği de unutulmadı.
Sokaklarda Gezi ve Peynir Tadımı
Biraz enerji depolayınca Jordaan sokaklarında gezinmeye başladık. Bölgenin bataklıktan kanallar açılarak kurutulması (kanallar sokak olarak kullanılıyormuş), yer altı çok nemli olduğu için kilerlerin çatı arasına taşınması, oraya eşya çıkarabilmek için çatılara vinç noktası konması gibi birçok ilginç bilgiye kavuştuk. Sokak ve kapı numaraları yokken kullanılan yöntem, evlerin iç avluları gibi kendi başınıza gezseniz muhtemelen dikkatinizi çekmeyecek detayları gördük.
Amsterdam yemek turunun ikinci lezzet durağı peynirci oldu. Amsterdam’da ne yenir sorusunun öncelikli cevaplarından biri peynirdir elbette. Farklı olgunluklarda peynirlerden tattık, aylık ve yıllık yıllandırılmış peynirlerin farklarını anlamaya çalıştık, kimyonlu peynir bile tattık. Limonlu siyah renkli peynirin çok dikkat çekici olduğunu belirtmeliyim.
Amsterdam Yemek Turu – Balık
Üçüncü durağımız bir balık mekanı oldu. Özellikle “herring” (haring) yani ringa balığı milli yiyecek kategorisinde, çiğ olarak tüketiliyor. Çiğ olarak bozulmadan nasıl saklanıyor falan deyince, yakalanınca tuzlu suya koyuyorlar gibi bir cevap aldım, anlaşılan bizim lakerda usulü tuz ile bir nevi pişiriyorlar. Biz lakerdayı soğan ve kapariyle servis ederiz genelde, Hollandalılar salatalık turşusu ve soğan ile sunuyorlar, ben çok beğendim (lakerdaya da bayılırım). Slogan şöyle; günde 1 ‘haring’ doktoru uzak tutar, günde 2 ‘haring’ herkesi uzak tutar.
Corenwyn adı verilen, sert içimli, tahıl likörünü/şarabını da balıkçıda tattık. Sonrasında ise kibbeling adı verilen kızarmış morina balığına geçtik, dip sosu ile. Üzerindeki kaplaması ince ve çıtır, içerisinde kılçıksız beyaz etli balık, sizce kötü olma ihtimali var mı, elbette çok lezizdi.
Bar Lezzetleri ve İçecekler
Amsterdam yemek turu bir bar durağı ile devam etti. Yerel birer bira yanında bitterballen ile sohbete ve yemeğe devam ettik. Çıtır çıtır lezzet toplarının adı aslında acı ya da içecek için garnitür diye çevrilebilir, çıtırtının içerisinde yumuşacık etli bir harç var, et yahnisi diyorlar. Etli, unlu bir harç, et suyu ile hazırlanıyor, sonra galeta tarzı bir şey ile kaplanıp kızartılıyor, turun en lezizi olmaya aday.
Son yemek durağımızda ise stamppot adlı, Hollanda’nın geleneksel patates yemeklerinden birini tattık. Patates püresi üzerinde köfte ve sosis seçenekleri ile sunulan yemeğin patates kısmı, patates ve diğer sebzelerin ayrı ayrı haşlanması sonrası ezilerek karıştırılması ile oluyormuş. Bana içindeki havuç miktarı fazla geldi, tatlımsı olmuş, köfte ve özellikle isli sosisi ise çok beğendim.
Turun son durağı ise bir içki dükkanı oldu, rakı dahil çok çeşit içecek bulunduruyorlardı. Biz ise tekrar Corenwyn (Korenwijn) içmek ve daha detaylı bilgi almak için gelmiştik. Bilen bilir, viski ve bira kardeştir, ikisi de buğdaydan üretilir. Bir tür viski olarak kabul edebileceğimiz bu içecek de tahıl tanelerinden benzer işlemler görerek hazırlanıyor ve tadı da hayli viski yakını oluyor.
Yemek turları ilginizi çekiyorsa Montmarte yemek turu yazımıza da bakmanızı öneririz.